İçeriğe geç

Asimileme hangi köken ?

Asimileme Hangi Köken? Bir Kelimenin İzinde

Ankara’da büyüdüm. Çocukken mahallemizdeki her sokak başında farklı bir hikaye vardı. Kimisi köyden gelmiş, kimisi ise başka şehirlerden. Mahalledeki esnaf abiler, geleneksel Türk kahvesini içerken, her birinin hayatında önemli bir yer tutan kelimeler vardı. Bir gün, eski kuzenimle otururken, bana asimilasyon ve asimile olma kavramları üzerine sohbet etmeye başladık. O kadar çok insan tanıyorduk ki, her birinin kendi kökeninden koparak farklı bir şehre ya da kültüre adapte olmaya çalışması hayatın bir parçasıydı. Ancak, bir kelime vardı ki hep kafamı kurcalamıştı: Asimile. Aslında, “asimile” kelimesi nereden geliyordu? Hangi kökenden türemişti? İşte bu yazı, bir kelimenin izini sürerken, geçmişi ve bugünü keşfetmeye dair küçük bir yolculuk olacak.

Asimilasyon Nedir ve Asimile Olmak Ne Anlama Gelir?

Asimilasyon, basitçe söylemek gerekirse, bir bireyin veya bir toplumun, farklı bir kültürle iç içe geçerek o kültürün özelliklerini benimsemesidir. Bunu, yaşadığınız toplumda daha önce farklı bir kültürel geçmişe sahip insanların, zamanla dil, gelenek ve alışkanlıklarını adapte etmeleri olarak düşünebilirsiniz.

Çocukken mahalledeki yabancı dilde konuşan, hatta Türkçeyi pek bilmeyen çocukları hatırlıyorum. Zamanla onların Türkçe kelimeleri daha iyi söylemeye başladıklarını ve yemeklerin bile Türk mutfağına dönüştüğünü görürdüm. İşte bu, bir tür asimilasyondu. Zamanla dışarıdan gelen kültür, yerel kültürle kaynaşarak yeni bir sosyal yapının oluşmasına neden olur.

Asimile Etmek: Dil ve Kültürün Dönüşümü

Asimile olma süreci, çoğunlukla dilin en temel unsurlarından başlar. Bunun, ekonominin küçük bir bölümüne dair bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ekonomi okumam sayesinde, bu kavramı daha net anladım: Asimilasyon, aslında yerel ve küresel kültür arasındaki dengeyi de etkilemiş bir kavramdır. Birçok insanın, özellikle de göçmenlerin, yaşadıkları ülkeye uyum sağlaması ve toplumsal hayata katılabilmesi için belirli bir dilde iletişim kurması gerekir.

Bu durumu, 2010’ların başında çalıştığım bir restoran örneğiyle açıklayayım. O zamanlar Ankara’da, farklı şehirlerden ve kültürlerden gelen birçok insan çalışıyordu. Birçok çalışan, iş yerinde Türkiye’de yaygın olan “yeni nesil” dilini benimsemişti. Bu dil, çokça argodan ve işyerindeki günlük hayatın hızından doğuyordu. Ancak bir süre sonra, bazı çalışanlar dil bariyerini aşarak, Türkçeyi daha iyi kullanmaya ve o kültürel ortamda daha rahat yer edinmeye başladılar. Bir anlamda, asimile oluyorlardı. Burada kültür, yalnızca yemek tariflerinden, geleneklerden ibaret değildi. Dil de, kültürün bir parçasıydı.

Asimilasyonun Kökeni: Dilsel ve Sosyal Kökler

Peki, asimilasyon kelimesinin kökeni nedir? “Asimilasyon” kelimesi, Latince “assimilio” kelimesinden türemektedir. Bu kelime, bir şeyin benzer hale gelmesi, bir şeyi bir diğerine dönüştürmesi anlamına gelir. Kelimenin etimolojisi de aslında ne kadar derin bir dönüşüm süreci olduğunu gösteriyor. Yani, asimilasyon süreci, zamanla bireylerin ya da toplumların, bir kültürün öğelerini kabul edip kendi kimliklerini değiştirmelerine yol açan bir durumu anlatır.

Bugün, dünyadaki birçok göçmen topluluğu, aslında asimilasyon sürecinin farklı evrelerini yaşıyor. Örneğin, Avrupa’nın büyük şehirlerinde yaşayan Türk toplulukları, zamanla iş yerlerinde, okullarda, hatta sosyal hayatlarında daha fazla yer edinmeye başladılar. Ancak, bir yandan da kendi kültürlerini yaşatmaya devam ettiler. İşte bu, bir yandan asimilasyonun temel amacıdır: Bireyler kendi kökenlerinden kopmazlar ama yerleştikleri toplumla uyumlu bir şekilde yaşamaya çalışırlar.

Türkiye’deki Asimilasyon Süreci

Türkiye’de asimilasyon, farklı etnik grupların birleştiği bir coğrafyada oldukça tartışmalı bir konu olmuştur. Çocukken, köyden şehre göç eden akrabalarımın kültürlerini değiştirmeye çalıştığını hatırlıyorum. Mutfaklarındaki yemekler, kıyafetleri, yaşam biçimleri zamanla şehre uyum sağlamaya başlamıştı. Ancak bir yandan da, o köy kültüründen kopmamaya devam ettiler. Bu, asimilasyonun bir yandan doğal bir süreç olduğunu, ancak bazen kaybolan kültürel mirasların da hüzünlü olabileceğini gösteriyor.

Günümüzde ise, özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir sosyal yapı söz konusu. Hem yerel hem de uluslararası göçmen grupların birbirleriyle kaynaştığı bu ortamda, asimilasyon ve kültürel çeşitlilik arasındaki dengeyi sağlamak, gerçekten karmaşık bir durum oluşturuyor. Örneğin, bazı göçmenler, geleneksel kıyafetleri ya da yemekleriyle yaşamaya devam ederken, diğerleri Türk kültürüne ait olmayı tercih edebiliyor.

Sonuç: Asimilasyonun Geleceği

Sonuç olarak, asimilasyonun hem bireyler hem de toplumlar üzerinde önemli etkileri vardır. Bir dilin öğrenilmesi, yemeklerin değişmesi, geleneklerin uyum sağlaması… Bunlar, asimilasyonun yaşandığı ve kültürler arası etkileşimin en belirgin örnekleridir. Ancak asimilasyon, her zaman tek bir yönlü bir süreç değildir. Toplumlar da, göçmenlerin kültürlerinden, alışkanlıklarından beslenebilir. Yani, bir toplumun asimilasyonu, aslında sürekli bir karşılıklı etkileşim halindedir.

Bence, asimilasyon kelimesinin kökeninden ve günümüzdeki yansımalarından da anlaşılacağı üzere, bu süreç sadece bir kültürün diğerine uyum sağlaması değil, aynı zamanda her iki tarafın birbirini dönüştürmesi, zenginleştirmesidir. Bu da toplumların daha dinamik, daha renkli bir hale gelmesini sağlar. Kısacası, asimilasyon yalnızca bir köken meselesi değil, birlikte var olma sanatıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet yeni adresivdcasino girişbetexper güncelsplash