İçeriğe geç

Bilinç ötesi ne demektir ?

Bilinç Ötesi Ne Demektir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden İnceleme

İstanbul’da yaşıyorum ve her gün sokağa çıktığımda hayatın bana sürekli bir şeyler anlatmaya çalıştığını hissediyorum. Sokakta yürürken, toplu taşımada yanımda oturan insanları gözlemlerken, çoğu zaman bir şeylerin “ötesinde” olduğunu düşünüyorum. Toplumun bilinç düzeyine dair daha derin sorular hep kafamı kurcalıyor. Hani deriz ya, bir şeylerin daha fazla farkında olmak, ama tam olarak neyi fark etmek gerektiğini bilemiyorsunuz. Bu “farkında olma” hali, aslında bir çeşit “bilinç ötesi” deneyim mi? Belki de sorunun cevabı, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlarda gizli. O zaman, “Bilinç ötesi ne demektir?” sorusunu hem kişisel deneyimlerimden hem de toplumsal gözlemlerimden yola çıkarak, bu kavramları nasıl daha derinlemesine anlayabileceğimizi incelemeye çalışalım.

Bilinç Ötesi: Farkındalık ve Toplumun Derin Katmanları

Bilinç ötesi, genellikle sadece kişisel bir farkındalık seviyesinden daha derin bir anlayışa ulaşmakla ilgilidir. Bir anlamda, insanın toplumdaki yapıları, dinamikleri ve kendi içsel düşünce süreçlerini daha derin bir düzeyde algılamasıdır. Bu kavram, psikanalitik bir terim olarak başlasa da, toplumsal yapılarla ilişkili olarak çok daha geniş bir anlam kazanıyor. Sokakta yürürken, gördüğüm her insanın yaşamını, davranışlarını ve onları nasıl algıladığımı sorgulamak, bir nevi bilinç ötesi bir farkındalık hali yaratıyor. Örneğin, bir kadın, sabah saatlerinde işine giderken etrafındaki erkeklerin bakışlarını nasıl hissettiğini anlamadan yargılayabilir misiniz? İşte bu, toplumsal cinsiyetin bilinç ötesi bir şekilde gündelik hayata nasıl sızdığına dair bir örnek olabilir.

Toplumsal Cinsiyet ve Bilinç Ötesi Deneyimler

Toplumsal cinsiyet, bazen öylesine içselleştirilmiş bir kavramdır ki, onu sorgulamadan yaşarız. İşe giderken, metroda, otobüste hep farklı cinsiyetlere ait rollerin ve kodların içinde geziniriz. Kadınlar genellikle nazik ve dikkatli olmalılar; erkekler ise güçlü ve azimli. Ancak her iki cinsiyet de bu rollerin dışına çıkarsa, toplum ne olur? Ben bir sivil toplum kuruluşunda çalışırken, kadınların iş gücüne katılımı ve erkeklerin duygusal farkındalıklarını artırma projelerinde yer aldım. Bu projelerde, toplumsal cinsiyetin bilinçli olarak sorgulanması, insanların gözlerinde bir ışık yakaladı. Ancak bu farkındalık, çoğu zaman “öteki” olarak tanımladığımız grup üyeleri için daha derin bir yolculuk anlamına geliyordu. Kadın, erkek, trans, non-binary… Hepimiz kendi cinsiyet kimliklerimizi yaşarken toplumsal baskılarla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Bu yüzleşme, bazen bilinçli, bazen de bilinç dışı olarak karşımıza çıkıyor.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet: Bilinç Ötesi Bir Perspektif

İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde, farklı insan gruplarını gözlemlemek günlük hayatımın bir parçası. Hangi dilin konuşulduğu, hangi giyim tarzının tercih edildiği, hangi sokakta hangi etnik kökenden gelen insanlar yaşıyor gibi faktörler toplumsal çeşitliliği oluşturan unsurlar. Peki, bu çeşitliliğin içerisinde, bilinç ötesi bir farkındalık nasıl işler? İstanbul’daki farklı semtlerde, farklı etnik kökenlerden gelen bireylerle etkileşimde bulunduğumda, “öteki” olma halini daha iyi anlıyorum. Bir insanın “farklı” olmak ne demek? Bir grup için “doğal” kabul edilen şey, başka bir grup için belki de sürekli bir mücadele anlamına gelir. Bu, sosyal adaletin ve çeşitliliğin gerektirdiği bilinç ötesi bir bakış açısıdır. Toplumsal yapılar, her zaman bir grubun diğerini dışlamasına neden olabilir. Bu dışlanmışlık, sadece bir kimlik sorunu değildir, aynı zamanda kişinin her alanda eşit fırsatlar sunulmadan varlık göstermesini zorlaştıran bir faktördür.

Günlük Hayatta Bilinç Ötesi Deneyimler

Toplu taşıma araçlarında, sokakta ya da işyerlerinde her an bir bilinç ötesi farkındalıkla karşılaşıyorum. Kadınların, işyerinde erkeklerle eşit fırsatlar bulamadığına dair duyduğum şikayetleri düşündükçe, bu yalnızca bir sistemin hatası değil, aynı zamanda insanın kendi içsel bilinç dışı algılarının da bir sonucu gibi geliyor. Bu algılar, toplumsal cinsiyetin ve çeşitliliğin nasıl şekillendiğini, kişilerin birbirleriyle kurduğu ilişkileri etkiliyor. Örneğin, işyerindeki bir toplantıda bir kadın, erkeklerle aynı fikirde olduğunda bile sözleri genellikle daha az dikkate alınıyor. Bir grup insanın toplumsal yapıları ve bilinç dışı önyargıları, aslında çok basit bir gündelik hayatta bile karşımıza çıkabiliyor. İşte bu, bir çeşit bilinç ötesi deneyim. İnsanlar, genellikle farkında olmadan, cinsiyet, etnik kimlik ya da sosyal sınıf gibi faktörlerle birbirlerine yaklaşır ya da uzaklaşırlar.

Sonuç: Bilinç Ötesi ve Toplumsal Değişim

Bilinç ötesi, kişisel ve toplumsal farkındalığın ötesine geçmeyi ifade eder. Bu, her bireyin toplumdaki yapıları, dinamikleri ve kendisini nasıl gördüğünü anlamasıdır. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet, bilinç ötesi farkındalığın daha da derinleşmesini sağlayabilir. İnsanlar toplumsal yapıların farkında olduklarında, yalnızca bireysel bir değişim değil, toplumsal düzeyde de büyük bir değişim yaratabilirler. İşte o zaman, toplumsal yapılar, bilinç dışı önyargılar, gruplar arasındaki eşitsizlikler çok daha net bir şekilde görülebilir. Ve belki de bir gün, bu bilinç ötesi farkındalık, sadece bireysel değil, kolektif bir değişim yaratacak, her birey için eşit bir toplum yaratılacak. Ama bu süreç, zaman alacak. Ve bizler, bu farkındalıkla, her gün sokakta, toplu taşımada, işyerinde gözlemlediğimiz, deneyimlediğimiz şeyleri değiştirerek, biraz olsun daha adil bir dünyaya doğru yol alabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet yeni adresivdcasino güncel girişbetexper güncel